
Hayatımızın her noktasında sıkılmama odaklı yaşamaya o kadar alışmışız ki, otururken, yürürken, uyumadan önce, hemen hemen işimiz olmadığı her an elimiz telefona gidiyor. Sosyal medyada ne var, gazetelerde neleri haber yapmışlar, Youtube’da hangi haber kanalına nasıl bir video yüklenmiş diye bakmaktan kendimizi alamıyoruz. Beynimizin sıkılmaması için elimiz sürekli olarak, adeta çok sadık bir hizmetkar gibi işlev görüyor. Ben sıkılma duygusunu biraz Amerikan filmlerindeki zemin kata (basement) benzetiyorum. Karanlık, tozlu, hiçbir zaman girmek istemediğiniz bir yer. Ama bir kere ışığı açtığınızda, o kadar da korkunç olmayan ve hatta bazen kullanmadığımız, eski ama bize tatlı hatıraları hatırlatacak eşyaları bulduğumuz bir mekan.
Daha yaratıcı olmak için beynimizin ara sıra bu sıkılma duygusunu tatması lazım. Sıkılan beyin, belli bir süre sonra yaratıcı moduna geçiyor ve sıkılmamak için aktivite oluşturmaya daha elverişli hale geliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmada insanlar iki gruba ayrılıyor ve birinci gruba çok sıkıcı bir iş veriyorlar; ikinci gruba ise çok eğlenceli, adeta beyni dopamin manyağı edecek bir aktivite veriyorlar. Sonrasında çok yaratıcılık isteyen bir görevi her iki gruba da verip başlıyorlar izlemeye. (Aktivite geç kalınan bir yere yaratıcı bir şekilde bahane üretmek üzerine) Sonrasında bilim adamları sıkıcı görev verdikleri ilk gruptaki insanların, diğer gruba fark atar derecede daha yaratıcı bahaneler ürettiğini gözlemliyorlar.
Sıkılmak sadece yaratıcılığı değil, aynı zamanda başarılı olmayı da beraberinde getiriyor. Mesela, genelde rutin olarak adlandırdığımız şeyleri çok sıkıcı buluruz. Örneğin, her gün veya sabit bir program dahilinde spora gitmek, kitap okumak, kodlama çalışmak insana çok sıkıcı gelebilir ve bazen sırf sıkıcı geldiği için bazı aktiviteleri (özellikle de bizim için verimli olanları) bırakabiliriz. Halbuki, işin sırrı da bu aktivitelerin sıkıcı olmasında yatıyor olabilir. Bir düşündüğünüzde hayatta en başarılı olduğunuz ve kendinizi geliştirdiğiniz dönemler, hayatınızın en sıkıcı dönemlerine denk geliyor olabilir.
Gelin hep beraber çocuklarımıza ve kendimize sıkılmayı ve kendi kendimize aktiviteler bulmayı haftada bir gün bile olsa denetelim. Bakarsınız çok sıkıldığımızdan dolayı beraber aktiviteler yapar, zaman geçirir ve sıkılmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını anlarız.
İyi sıkılmalar!
Robert Türk
CEO
Technoprep Consulting
robert@technoprep.com
https://www.instagram.com/robertturkofficial/