Kendime Mektup

Deniz ve Ben

Geçenlerde bir öğrencimle online görüşme yaparken babası odaya girdi ve ona, “Oğlum yemek hazır, yemek yiyecek misin?” diye sordu. Sorar sormaz kızılca kıyamet koptu. Çok saygısız bir şekilde babasını odadan kovan bu öğrencim, sonrasında hiçbir şey olmamış gibi geri dönüp benimle konuşmaya devam etti. Bir şey olmamış gibi toplantıya devam etmek istesem de, toplantının geri kalanında kendimi çok garip hissettim. Hatta içten içe öğrencime karşı içimde bir burukluk hissettim.

Bir baba olarak, gelecekte çocuğumla aramda böyle bir iletişim şekli olmaması için neler yapabilirim diye düşünüp bu konuyla alakalı araştırmaya başladım. Kendi ailemde kardeşlerimden hiçbirinin anne babası ile böyle iletişim kurmamasının sebebini anlamaya çalıştım. Gelecekteki Robert’e bir mektup yazdım. Umarım bu mektubun önce kendime, sonra da diğer herkese faydası olur.

‘‘Merhaba Robert,

Sen büyürken mümkün olduğunca büyüklerine saygı duymaya, özellikle anne babana karşı kırıcı konuşmamaya gayret ettin. Bunun sebebi onlardan korkman değil, onlara değer vermendi. Mizacın kırıcı olmadığı için birçok işin rast gitti ve insanları etrafında toplayabildin. Hayatının birçok alanında başarılı oldun. Şimdi sıra hem mutlu hem de başarılı bir evlat yetiştirmekte. Peki bunu nasıl yapacaksın? Tabii ki de biraz ebeynlerden gördüklerinden, biraz da bilimden yararlanarak. Hadi o zaman başlayalım:

  1. 1 . Oğlun senin arkadaşın değil.

Her ne kadar evladını sevsen, ona yakın hissetsen de, onun senin arkadaşın olmadığını, hala belirli sınırlar içinde muhabbetini devam ettirmen gerektiğini ve o sınırları aştığında ona sınırları aştığını tatlı sert bir şekilde iletmen gerektiğini unutma. Sınırları çizmezsen, bu ileride onun sınırlarını bilmeyen ve ağzına geleni söyleyen patavatsız bir insan olma ihtimalini ortaya çıkaracak. Bu ihtimale karşı sınırlarını iyi çiz ve neyi nerede konuşacağını ona öğret. Unutma ki, evladın hala senin sorumluluğunda ve disiplini sen sağlayacaksın. Evladın da olsa, saygısızlığını hoş karşılama.

2 . Eşin ile takım halinde çalış.

Eşin ile ilişkinde bazen fikir ayrılıkları yaşayabilirsin, bu her evlilikte yaşanan çok doğal bir şeydir. Fakat çocuğunuz ile alakalı verilecek kararlarda eşin ile hemfikir ol ve alınan kararları sonuna kadar uygulamaya devam et. Şayet böyle olmazsa, çocuk her ikinizi de manipüle edebilir ve en nihayetinde ailemiz, işlevini yerine getiremeyen dağınık bir aile haline gelir. Bu aile şekli ise bir çocuğun zihinsel olarak sağlıklı yetişmesi için elverişli bir ortam değildir.

3. Oğluna temel sosyal iletişim becerilerini kazandır.

Biri evine geldiğinde ona; ‘‘Hoş geldiniz’’ demeyi, çay ikram etmeyi, ‘‘Lütfen’’, ‘‘Güle güle’’, ‘‘Günaydın’’, ‘‘Allah rahatlık versin’’ demeyi öğret. Onu, beyni bilgisayar oyunu oynamaktan infilak etmiş, doğru düzgün selam bile vermeyi beceremeyen bir çocuk olarak yetiştirme. Güler yüzlü olmak, insanlarla konuşurken göz teması kurmak gibi temel iletişim becerileri; onun hem ailesiyle, hem arkadaşlarıyla, hem de çevresiyle iyi geçinen ve sosyal duygusal becerisi yüksek bir birey olarak büyümesini sağlayacaktır.

4. Hata yaptığında hatasını ona nazikçe anlat.

Unutma ki o hala bir çocuk. Bazen sakalı da çıksa, boyu seni de geçse hala bir çocuk ve duyguları hala çok kırılgan. Onun gurunu incitecek, kendine güvenini kaybettirecek kırıcı cümleler sarf etme. Unutma ki, ona karşı kullandığın her kırıcı kelime onun içinde ya derin yaralar açacak, ya da bumerang gibi sana geri dönecektir. Bu yüzden kendini kaybetme ve saygısızlaşma. Saygı göster ki, saygı göresin.

5. Oğlunla alakalı beklentilerin gerçekçi olsun.

Eğer oğlunun bazı şeylere karşı korkusu varsa, kendini iyi hissetmiyorsa, bunu zamana bırak ve bu tür konularda onunla münakaşa etme. Bu, onu kendi haline bırakman manasına gelmez. Bu tür problemleri sadece minik adımlarla çöz. Eksiklikleri hakkında kırıcı olma, onunla dalga geçme. Mesela matematiği kötü ise, beklentin bu çocuğun Harvard’a gitmesi olmasın. İlk önce matematik problemini çöz, onu yüreklendir ve hedefe yavaş yavaş ulaş. Ulaşamazsan bile sorun değil çünkü önemli olan sonuç değil, yolculuğun kendisi.

6. Sınırlarını sakince koy.

Oğlun hata yapabilir, hata yaptığı anda “Bundan sonra bilgisayar oynamak yok!” diye çıldırıp yanlış hareketlerde bulunma. İlk önce sinirin geçsin, sakinleş, çocuğunu karşına al ve ona nerede yanlış yaptığını anlat. Eğer bazı sınırlar koyacaksan bunu soğuk kanlılıkla gerçekleştir. Sınır koymaktan korkma, bir şeyleri yasaklamaktan ürkme. Yeter ki bunu sakin kafa ile, oğluna sebebini açıklayarak yap. Ona hayatta bazı davranışların sonuçları olduğunu sakince anlat ve kararının arkasında dur.

7. Kararının arkasında dur ve ona da bunu öğret.

Unutma ki, çocuklar sınırları sevmeseler de sınır olmamasını da sevmezler. Sınırların olmaması durumunda bunu “Anne babamın umrunda bile değilim.” diye algılarlar. Eğer bir şeyleri sınırlandırdıysan, bu kararının arkasında dur. Yeni bir aktiviteye başladıysa ve onu sadece istemediği için yarıda bırakmaya karar verirse buna izin verme. Bir işe başlarken, sonuna kadar gitmesi gerektiğini ona her zaman hatırlat. Sen de kararlarının arkasında dur. Eğer durmazsan, unutma ki yukarıdaki belirttiğin hiçbir kuralı uygulayamazsın. Bu kurallar evladının geleceği için, onun mutlu ve başarılı olması için çok önemli. Bunları sakın unutma.

Gelecekteki Robert, umarım bu kuralları sadık bir şekilde uygulayabilir ve oğluna bu iyiliği yapabilirsin.

O zamana kadar, kal sağlıcakla!’’

Robert Turk
Technoprep CEO
robert@siliconelabs.com
https://www.linkedin.com/in/robertdturk/
www.technoprep.com

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *